BİZİ CENNETE GÖTÜRECEK YOL
Ey kardeşim! Bilmelisin ki, cennete giden yol, aslında Allah’ın kendileri için kolay kıldığı kimseler adına bu öyle zor bir yol değildir. Çünkü bu yol salih amel işlemekten geçer ve temeli inanmaya dayanır. Zira temeli imana dayanmayan her amel boşunadır, hiçtir. İşte sana bu yolu, seni Firdevs cennetine götürecek olan yolu Kur’an’ı Kerim’den alarak öğreteceğim. Yüce Allah şöyle buyuruyor:
“Gerçekten müminler kurtuluşa ermişlerdir. Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler. Onlar ki, zekâtı verirler Ve onlar ki iffetlerini korurlar, Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu cariyeler hariç. Bunlarla ilişkilerden dolayı kınanmış değillerdir. Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir. Yine o müminler ki, emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler Ve onlar ki, namazlarına devam ederler. İşte, asıl bunlar varis olacaklardır; Evet Firdevs’e varis olan bu kimseler, orada ebedi kalıcıdırlar.” (Müminun, 23/1–11)
Ey kardeşim! İşte Firdevs cennetini elde etmenin yolu budur. Kim bu yola baş koyarsa, yol onu Firdevs’e götürür. Allah bizi ve seni, hepimizi bu uğurda ameller işlemeye muvaffak kılsın.
Şimdi de sana Adn cennetine giden yolu göstereyim. Nitekim bunun da açıklaması Kur’an’ı Kerim’den yapılacaktır. Allah Teala şöyle buyuruyor:
“Ey iman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak ticareti size göstereyim mi? Allah’a ve Resulüne inanı, mallarınızla ve canınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. İşte bu takdirde O, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi zemininden ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte en büyük kurtuluş budur.” (Saff, 61/10–11)
İşte Adn cennetine götüren ameller de bunlardır. Allah’a iman, Resulüne iman ve Allah yolunda mal ve can ile cihad etmektir.
Ey kardeşim! Bilmelisin ki, Bizden önce geçen salih selefimiz bu yolu öğrendiklerinde hemen bu yolda çalışmaya girişmişler, cennetin nasıl bir yer olduğunu, fiyatının ne olduğunu öğrendiklerinde ise, hemen bunun değerini sunma gayretine düştüler. Sonunda istediklerini elde edebildiler. Her şeyden münezzeh olan Allah’ın rızasını kazanmaya koyuldular. Cennete gidebilmek için de mallarını ve canlarını ortaya koydular. Kaldı ki yaptıkları bu alışverişte de samimi ve dürüst davrandılar. Allah Teala şöyle buyuruyor:
“Müminler içinde Allah’a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de şehitliği beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde sözlerini değiştirmemişlerdir.” (Ahzab, 33/23)
Bunun en büyük örneğini Umeyr b. Humam Bedir gazvesinde göstermiştir. Allah Resulü’nün Müslümanları savaşa teşvik ettiği şöyle buyurduğu: “Muhammed’in varlığı elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Kim bugün sabır göstererek, mükafatını da Allah’tan bekleyerek geri kaçmaksızın düşman üzerine saldırır ve bu uğurda öldürülür, şehit edilirse Allah onu ancak cennete koyar” diye buyurduğu bir esnada Umeyr b. Humam hemen ayağa kalkar, elinde de yemeye çalıştığı birkaç hurma bulunmaktadır. Der ki: “Ey Allah’ın Resulü! Benimle cennet arasında –müşrikleri göstererek ve kas ederek- yalnızca şunların beni öldürmeleri, şehit düşürmeleri var öyle mi?” Peygamber (as) de, evet, öyledir, buyurur. Hemen yemekte olduğu elindeki hurmaları fırlatır ve: “Ben bu hurmaları bitirene dek, bekleyecek olursam, bu demektir ki ben, dünyaya daha düşkünüm” der. Hemen öne atılır ve şehit düşene dek savaşır.”
Bu ve benzeri kişiler Hz. Peygamberin sahabesi arasında sayıca oldukça fazladırlar. İşte samimi ve dürüst imanın örneğini gördük. Bu öyle bir akdedir ki, bir daha sarsılmamak ve çıkmamak üzer gönülde yer etmiştir.
Ahiret günü, cennet ile cehennem hakkında bu açıklamalardan sonra belki sen kendi kendine sorar ve dersin ki: Acaba cennet nerede olacak ve cehennem nerede bulunacak?
Ey kardeşim! Kimi önemsiz ve bir temeli olmayan basit kitaplara sunulan ve sırf İslam aleyhine birtakım tuzaklar peşinde olanların yazdığı eserlerde görülen bilgilere gelince, bu tür kitaplarda, cennet yedi kat gökte ve cehennem de yedi kat yerin dibindedir gibi bilgilere kanmayasın. Çünkü bunların aslı ve astarı yoktur, sahih bir dayanakları da yoktur.
Gök ondan bir parça olmamasına rağmen nasıl olur da cennet gökte olabilir? Nasıl olur da cehennem yerde olabilir? Çünkü yeryüzü ve içinde var olan her şey cehennem ateşine atılsa adeta çöle atılmış bir halka kadar olur.
Bu konuda söylenebilecek en gerçekçi cevap, cennetin de cehennemin de göklerle yerin dışında olduklarıdır. Gökler dürüldüğünde, yeryüzü bir başkasıyla değiştirildiğinde, gökler ve yer ve bu ikisinde var olan her şey yok olduklarında, işte o zamanda cennet ve cehennem ortaya çıkar. Ahiret belirir. Bir de göreceksin ki daha önce yaşadığın kâinatın dışında ondan çok daha geniş bir başka kâinat. Bir de göreceksin bambaşka bir dünya ve yaratılış. Bunun hakikatini de sadece Allah bilir. Nitekim yüce Allah buyuruyor ki:
“Ve sisi bilmediğiniz bir âlemde tekrar var edelim, diye ölümü takdir ettik.” (Vakıa, 56/61)
Bunun örneğini şöyle açıklayabiliriz. Sen henüz annenin rahminde bir cenin iken, orada da sen hareket ediyordun, gıdanı alabiliyordun, büyüyüp gelişiyordun. Buna rağmen sen, o bulunduğun yerden ve dünyadan daha büyük ve daha geniş bir başka yer olmadığını his ediyordun. Var sayalım ki sen ana rahminde düşünebilen, akledebilen birisin. Eğer birileri gelip san dese ki, sen buradan çok daha geniş ve rahat bir dünyaya çıkıp gideceksin diye dünyayı tanıtsa, sen de buradan çıktıktan yani dünyaya geldikten sonra şimdi buna şaşırıp kalmaz mısın? İşte sen dünyada aynen bunun gibisin. Gün gelecek ahirete gideceksin ve onun dünyadan çok daha büyük olduğunu göreceksin.
Çünkü bunu bize bildiren en sadık ve doğru haber veren zattır ki o da alemlerin Rabbi olan Allah’tır, ahiretin Rabbi olan Allah’tır. Onun haber verdiği her şey doğrudur ve vaat ettiği her şey de haktır.
“Allah’tan daha doğru sözlü olan kim olabilir ki?”
İşte bunlar benim ahiret günü, cennet ve cehennem hakkında anlatmak istediğim şeylerdir. Cennetlikler cennete, cehennemlikler de cehenneme girdiklerinde, cennet ehli için, “ey cennetlikler! Artık ölüm yoktur” cehennem ehli için de, ey cehennemlikler, artık ölümsüzlük başlamıştır, diye sözü edilen günü anlatmak istedim. İşte bu sırada şunu göreceksin:
“Melekleri görürsün ki, Rablerine hamd ile tesbih ederek Arş’ın etrafını kuşatmışlardır. Artık aralarında adaletle hükmolunmuş ve âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun, denilmiştir.” (Zümer, 39/75)
Salât ve selam efendimize, bize şefaat getirecek salat ve selam ile selam olsun. Çocukların ve malın fayda vermediği Allah’a sadece selim kalp ile gelenin fayda sağladığı o günde bize şefaatini sağlayacak salât ve selam sana.
Hamd âlemlerin Rabbi Allah’adır.
Allah’ın yardımı ve izniyle “Ahiret Günü” adlı kitap sona erdi.
i